Kayıtlar

2010 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

YENİ UMUTLAR ..

Resim
Yeni umutlarla girdiğimiz bir yılı geride bırakmaya bir kaç gün kaldı ..ve bizler yine yeni umutlarla..dileklerle yeni bir yıla ''merhaba '' demeye hazırlanıyoruz.. Hızlandırılmış bir kursdu sanki 2010 benim için..sınavın birini bitirir bitirmez ,bir yenisi geliyordu .Daha yeni yılın ilk günleri düşmüştüm gerçi düşeceğimi hissediyordum sadece zamanını bilemiyordum ..canım acımıştı .. ağır bir sınav olduğunu düşünmüştüm yaşadıklarımın ..sonra her gün biraz daha fark ederek ,dersimi alarak yeniden yürümeye çalışmıştım ..ve çok kısa bir süre sonra ayağa kalkmıştım....Eskisinden daha güçlü..daha sevgi dolu ..daha kendime inançla ve yeni bir ben olarak .. Sınavımı vermenin mutluluğunu doyasıya yaşıyordum ..sanki sihirli bir değnek değmiş ve her istediğim bana sunuluyordu..Ve her gün şükür ediyordum .. Sonbaharla birlikte evren dedi ki ...'' Bu kadar tatil yeter, şimdi yeni bir sınav daha geliyor ,hazırlıklı ol'' Ama ben bu sesi duymamıştım belki de duymak is

SEN BEN OL'SAN.. BEN SEN OL'SAM... BİZ OL'SAK...

Resim
Hani o hep gecelerde kalırsın ya bir başına ..düşünceler eşlik eder sana o gecelerin sabahında farklı açsam dünyaya gözlerimi. tarihini atsam hayatımın dönüm noktası diye..heyecanla,mutlulukla uyansam şükürlerime bir yenisini eklesem.. İçime baksam sonra ,herşeyden arındığımı his etsem .. Seninle yolculuğumuza çıksak arınmış ..tam ve bütün..saygılı,sevgi,sadakat,dürüstlükle.. Korkmadan ilerlesek her gün saygımız ve sevgimiz artarak..sonra arada tartışsak ama uzun sürmese ..anlasak birbirimizi ,sarıldığımızda bitse tüm sorunlar..AN da kalsak ..yaşasak birbirimizi..dans etsek çılgınca..gecenin bir vakti ..dışarı çıkıp yürüsek.. sonra göğsüne yatsam uyusak sarmaş dolaş..uyandığımızda seviyorum desek birbirimize AŞK la başlasak güne .. Saygılı olsak birbirimizin fikirlerine.. Sonsuz bir güven olsa aramızda .. Hani diyorum... SEN SENKENDE BEN .. BEN BENKENDE SEN OL'SAK... BİZ OL'SAK SEVGİYLE.. Derra...

BUGÜN BİR İYİLİK YAP!!

Resim
Sözlükteki pek çok kelimeyi yüksek sesle, hatta düpedüz bağırarak telaffuz edebiliriz. Ama bir deneyin bakın, "edep" kelimesini haykırmak ne mümkün! Harflerin dizilişi sesimizi yükseltmeye mânidir. Bu kelimenin ses tonu adeta önceden ayarlanmıştır. Ancak fısıltıyla karışık söyleyebiliriz.Ancak sakin bir edayla: Edep ya Hû edep!Türkçenin en güzel kelimelerinden biridir "edep". Bir başka dile nasıl çevrilebileceğini sorsalar şöyle bir duraklarsınız. İngilizce'de, İspanyolca'da, Fransızca'da, Almanca'da.... birebir karşılık bulmakta zorlanırsınız. Bulduğunuz hiçbir kelime onu tam olarak karşılayamaz, kavrayamaz sanki. Aynı lezzeti vermez. Aynı sesi vermez. Başka hiçbir söz ya da sözcük yerini dolduramaz. Bu dört harften ibaret kısacacık kelime koskoca bir mânâ denizi barındırır içinde. Gözlerimizi kapayıp bir kez fısıldamak bile yeter melodisini duymaya.Edep ya Hû edep!Sözlükteki pek çok kelimeyi yüksek sesle, hatta düpedüz bağırarak telaffuz edebiliriz

Hayat...

Resim
Kocaman bir boşlukda bir sağa bir sola sallandığımız ..Kendimizi,etrafımızı sorgular durumlara geldiğimiz...Sorunların arasında sıkışıp ,çaresizlik içinde kaldığımız zamanlar vardır ya .. İşte o anlarda hayata sıkı sıkıya sarılmak mı ? Yaşadığımız sorunlar içinde kaybolup gitmek mi? Nefes aldığımız süre içinde hayat devam ediyor ..ve her nefes yeni umutları getiriyor aslında.. Sevgilinizden ,eşinizden ayrıldınız.. İşinizi kaybettiniz... Arkadaşlarınız tarafından kandırıldınız.. Bunun gibi bir çok şey yaşamış olabilirsiniz..Olayların içinde iken isyan ederiz belki..güvenimizi yitiririz...korku,öfke duyabiliriz ..Hepimiz yaşamışızdır bunları Şimdi dönüp bakın bakalım ..o yaşadıklarınıza ne görüyorsunuz ..hepsi geçip gitti di mi? İzleri yok etmek bizim elimizde Geçmeyen ve izlerini yok edemeyeceğimiz tek şey var SAĞLIK... Sağlığımızı yitirdiğimizde eski günlerin gelmesi için neler yaparız ..hiç birşey görmez gözümüz .. Bir kaza geçirdiniz ..vucudunuzun bir yerinde iz kaldı ..Geçirebilir m

SEVGİ NEDİR...

Resim
Çıkar ilişkisimi ..alışveriş mi yoksa etrafa sevdiğinin olduğunu göstermek mi? Hani sen beni seversen ben de seni seviyorum ... Bak ne kadar yakışıklı /güzel eşim var demek Zengin kız yada erkekle evlendi demek gösteriş Nedir Allah aşkına sevgi... Bunların tümü sevgi mi ...yoksa kandırılmak mı Kimi kandırmak ....sadece kendini Peki neden birini biriyle tanıştırırken direk mesleği,maddi durumu,güzelliği söylenir...çok mu önemlidir ki bunlar Acaip kültürlü,yakışıklı,zengin ,güzel,çok marifetli kızımız..falan falan eeeee bütün bunların hepsi var ne güzel dimi ..insan böyle birini sevmez mi sevmeyen kerizdir di mi halk arasında ..sende bulmuşsunda bunuyosundur Kaç kişi birinin ruhunu sever ..yalın..çıkarsız...sağlığını ,sıhhatini,çalışkanlığını,sorumluluk sahibi olmasını ..yapıcılığını ..anlayaşını ..güvenini...... Peki hangisi daha önemlidir hayatta.. Ben adamın ruhunu severim cebini değil... Saygısını severim ...yakışıklılığını değil.. Kültürlü olmasından çok akıl sağlığı yerinde olanı s

ÇÖP KAMYONU ..

Resim
Kadın taksiye binmiş ve havaalanına gitmek istediğini söylemişti. Sağ şeritte yol alırken siyah bir araba park ettiği yerden aniden yola, önlerine çıktı. Şoförü çarpmamak için sert şekilde frene bastı. Taksi kaydı, ama diğer arabaya çarpmaktan kıl payı farkla kurtuldu. Siyah arabanın sürücüsü camdan başını çıkarıp bağırmaya ve küfretmeye başladı. Taksi şoförü ise gayet sakin ona gülümsedi ve içten bir şekilde el salladı. Kadın bütün bu olanları şokunu yaşarken, taksi şoförünün tavrına daha da şaşırmıştı. Sordu: "Neden böyle davrandınız? Adam neredeyse arabanızı mahvedip ikimizi de hastanelik edecekti." Taksi şoförü gülümsemeye devam ederek: "Çöp Kamyonu Kanunu" dedi. Kadın: "Çöp Kamyonu Kanunu?" diye sordu, anlamamıştı. Şoför açıkladı: "Pek çok insan, çöp kamyonu gibidir. Her tarafta içleri çöp dolu olarak dolaşıyorlar; kızgınlığı, öfkeyi ve hayal kırıklığını biriktiriyorlar. Ancak doldukça çöpleri bırakacak bir yere ihtiyaç duyuyorlar. Bu bazen ben,

Düştüm Ben Yine :)

Resim
''Of..ne zormuş bu yürümek ..düş kalk düş kalk..,ben en iyisi vazgeçeyim..'' diyen bir bebek hiç duydunuz mu ? Hayır di mi..çünkü korku ,endişe yaşamıyor ki ..kafasında bin tane soru üretmiyor ..nasılsa yürüyebilecek ..ve o kadar emin ki kendinden .. Peki biz ne yapıyoruz ? İsteklerimiz olmadığında ..ya da yolunda gitmeyen bir olayla karşılaştığımızda ..binlerce düşünce oluşturmakta ,bizden daha başarılı hiç bir tür yoktur..hele olumsuzluk üretmeye bayılırız .. Yok ya zaten ben ne zaman mutlu olsam ,kesin bir şey çıkar ..uzun sürmez bu mutluluğum... Bende de şans mı var zaten ..bir kerede olsa kafamı kırarım.. Neye elimi atsam kurur zaten ... Bana da düzgün insan gelmez ki .. Ne güzel bilinç kayıtları oluşturuyoruz biz öyle tütütü maşallah yani bize... Hayat bu düşersinde kalkarsında önemli olan bakış açını değiştirmen .. Diyelim ki düştük ..şimdi iki bakış açısıyla bakalım .. Birincisi; Olmuyor işte ben şimdi nasıl yürüyeceğim ,bak işte kanıyor da ,canım da acıyor ,bu

BENCİLLİK

Bencil bir insanı bencil yapan nedir, bu insanlara karşı ne yapılabilir? Hepimiz bencilliğe olumsuz ...bir özellik olarak bakarız. Çevrenizde kimi zaman ne arkadaşlarını, ne ailesini, nede çocuklarını düşünmeden kendi çıkarlarına göre hareket ettiğine inandığınız insanlar vardır. Acaba bir an olsun durup bu insanların neden böyle davrandığını düşündünüz mü?Bencillik insanın doğasında var olan bir duygudur. Yeni doğan bir bebek kendi yaşamını sürdürebilmesi için başkalarına ihtiyaç duyar. Tüm ihtiyaçları karşılandığı zaman ancak size gülümeyerek bir karşılık verir. Bu kural tüm canlılar için geçerlidir. Küçük büyük farketmez tüm insanlar ihtiyaçları giderildikten sonra ancak karşısındaki kişiye bir şeyler verebilir. Bu karşılık kimi zaman bir gülümseme, kimi zaman teşekkür kimi zaman ise sevgidir. Fakat aç bir insanın karşısındakini doyurması beklenemez. Önce kendisini doyurmaya ihtiyacı vardır. Bir çoğumuz bencillik kelimesini, üzerinde hiç düşünmeden ağız alışkanlığı ile sarfederiz. S

BOŞAN - MA..

Çocuklarınızı etkileyen şey anne babanın ayrılması değildir; -anne babanın bu olaydan suçluluk duymasıdır.(evlilik birbirini seven iki insanın aşkını aynı evde devam ettirmek istemesinin hukuksal düzenlemesidir. Birlikteliğin aşkı sebebiyle çocukların dünyaya geldiği öngörülür. Esas olan kişiler arasındaki sevgi bağıyla aynı evde yaşamaya karar verilmesidir. Sevgi bağı artık koptuysa aynı evde kalmak da gereksizdir. Çıkış noktasına bakıldığında bunda suçluluk duyulacak hiçbir şey yoktur. Yapılan araştırmalar boşanmış ailelerden boşanmış olduğu için suçluluk duyan ebeveyn çocuklarının zarar gördüğünü belirtmektedir). -anne babanın mutsuz oldukları halde mutluymuş gibi yaparak aynı evin içinde yaşamaya devam etmesidir.(Çocuklar hissel olarak anne babasının mutsuz olduğunu bilir, mutluymuş gibi yaptıklarını anlar, buradan da tek öğrendikleri, ‘gerçek hislerini en sevdiklerine ve en yakınlarına bile gösterme’ olur). -anne babanın her gün kavga edip çocuğun buna şahit olması ya da kavgadan

Kendimle Bir gün ..

Resim
Denize karşı oturmuş düşünürken ..ılık ılık esen ruzgar yüreğime dokunuyordu ..güneş batmak üzereydi .ve ben saatlerce öylece kalakalmıştım..Deniz..rüzgar...güneş... Sonra dostlarla buluştum.. Öyle güzel sohbetlerdi ki eskiler,yeniler ..tüm yaşanmışlıklar kahkahalı ve hüzünlü sohbetler sabaha karıştı . sabaha karşı güneşin doğuşu ile..fark ettim ki güneş doğmaya devam ettikce ..umutlarımız hep yeniden doğuyor..ve ne kadar şanslıyım dedim kendime...onca güzel yürek var sevdiğim ve sevildiğim..Hamd OL sun.. Kendini üzme hiç bir şey için ..seni anlamak istemeyenlere kendini anlatmak için çabalama..bırak anlayanlarla devam et yoluna ...herkes kendi seçimini yaşıyor..sen kimseye yardım edemezsin ..kişi kendisi istemedikce.. Sen kendini sev..yüreğine bak ..rahatsan ,huzurluysan nefes almanın tadını çıkar.. Ve sımsıkı sarıl önce kendine sonra sevdiğin tüm güzelliklere.... Çeşme/19.09.2010 derya...

aşk

Mevlanaya sormuşlar "sevgili" nasıl olmalı diye... Sevilecek biri olmadığı zamanlarda bile seni sevmeli Sarılacak biri olmadığı zamanlarda bile sana sarılmalı DAYANILMAZ OLDUĞUN ZAMANLARDA BİLE SANA DAYANMALI!! Sevgili dediğin fanatik olmalı Bütün dünya seni üzdüğünde sana moral vermeli Güzel haberler aldığında seninle oynamalı Ve ağladığında seninle ağlamalı... Ama hepsinden daha çok; Sevgili matematiksel olmalı; Sevgili çarpmalı, Sevgili bölmeli, Geçmişi çıkarmalı, Yarınını toplamalı, Kalbinin derinliklerinde ihtiyacı hesaplamalı Ve her zaman Bütün parçalardan daha büyük olmalı... İşi bitince seni bir tarafa atmamalı MEVLANA Üç Harf yan yana kaç şekilde gelir, bilir misin? Aşk dersin, sen dersin, ben dersin. Sen ben biter; biz dersin Gün gelir, git dersin. Peki, dur kelimesinden haberdar değil misin? Dur demeyi bilmez misin?Git demek kolay Dur diyebilecek kadar yürekli misin? CAN YÜCEL

Eğer Hasta Olmak İstemiyorsan...

Resim
Eğer hasta olmak istemiyorsan ‘Duygularını anlat’ Saklanan ve baskılanan heyecanlar ve duygular ; gastrit, ülser, bel fıtığı, bel ağrıları gibi hastalıklara yol açar.Zamanla duyguların bastırılması kansere dönüşür. Öyleyse sırlarımızı, hatalarımızı birileriyle paylaşmalıyız.Diyalog, konuşma, kelime çok güçlü birer ilaç ve mükemmel birer terapidir. Eğer hasta olmak istemiyorsan‘Karar vermelisin! Kararsız kişi güvensiz endişe ve ıstırap içinde olur.Kararsızlık sorunları, endişeleri ve çatışmaları çoğaltır.İnsanlık tarihi kararlardan oluşur.Karar vermek diğerlerinin kazanması için vazgeçmeyi ve avantajları kaybetmeyi kesinlikle bilmektir.Kararsız kişiler mide rahatsızlığı, sinir hastalıkları ve cilt sorunları kurbanıdır. Eğer hasta olmak istemiyorsan‘Olduğundan farklı yaşama’ Gerçeği saklayan, rol yapan her zaman mutlu olduğu görüntüsü veren, mükemmel görünmek isteyen kişi tonlarca ağırlığı biriktirmektedir.Ayağı kilden bronz bir heykel gibidir.Aldatıcı görünerek yaşamak kadar sağlık için

Hayatı Iskalama Lüksün Yok Senin....

Resim
Üzülme, sen aşkı yaşanması gerektiği gibi yaşadın. Özledin, içtin, ağladın, güldün, şarkılar söyledin, düşündün, şiirler yazdın. "Peki, o ne yaptı" deme. Herkes kendinden sorumludur aşkta. Sen aşkını doya doya yaşarken o kendine engeller koyuyorsa bu onun sorunu. Bir insan eksik yaşıyorsa ve bu eksikliği bildiği halde tamamlamak için uğraşmıyorsa sen ne yapabilirsin ki onun için? Hayatı ıskalama lüksün yok senin. Onun varsa, bırak o lüksü sonuna kadar yaşasın. Her zamanki gibi yaşayacaksın sen. "Acılara tutunarak" yaşamayı Öğreneli çok oldu. Hem ne olmuş yani, yalnızlık o kadar da kötü bir şey değil. Sen mutluluğu hiçbir zaman bir tek kişiye bağlamadın ki. Epeydir eline almadığın kitaplar seni bekliyor. Kitap okurken de mutlu oluyorsun unuttun mu? Kentin hiç görmediğin sokaklarında gezip yeni yaşamlara tanık olmak da keyif verecek sana. Yine içeceksin rakını balığın yanında. Üstelik dilediğin kadar sarhoş olma özgürlüğü de cabası Sen yüreğinin sesini dinleyenlerdens

Acele Karar Vermeyin!!!

Resim
Çin düşünürü Lao Tzu'nun öyküsü... Köyün birinde bir yaşlı adam varmış. Çok fakirmiş ama Kral bile onu kıskanırmış... Öyle dillere destan bir beyaz atı varmış ki, Kral bu at için ihtiyara nerdeyse hazinesinin tamamını teklif etmiş ama adam satmaya yanaşmamış.. - Bu at, bir at değil benim için bir dost, insan dostunu satar mı? Dermiş hep. Bir sabah kalkmışlar ki, at yok. Köylü ihtiyarın başına toplanmış: - Seni ihtiyar bunak, bu atı sana bırakmayacakları, çalacakları belliydi. Krala satsaydın, ömrünün sonuna kadar beyler gibi yaşardın. Şimdi ne paran var, ne de atın' demişler... İhtiyar: - Karar vermek için acele etmeyin demiş. - Sadece at kayıp deyin. - Çünkü gerçek bu. Ondan ötesi sizin yorumunuz ve verdiğiniz karar. Atımın kaybolması, bir talihsizlik mi, yoksa bir şans mı? Bunu henüz bilmiyoruz. Çünkü bu olay henüz bir başlangıç. Arkasının nasıl geleceğini kimse bilemez. Köylüler ihtiyar bunağa kahkahalarla gülmüşler. Aradan 15 gün geçmeden at, bir gece ansızın dönmüş... Meğe
Resim
AŞK... Sen kocaman çöllerde bir kalabalık gibisin, Kocaman denizlerde ender bir balık gibisin. Bir ısıtır,bir üşütür,bir ağlatır,bir güldürür; Sen hem bir hastalık hem de sağlık gibisin Ö.ASAF..

KAÇIŞLAR..

‘'Bir insan yedisinde neyse yetmişinde de odur '' ‘’Ben böyleyim değişmem ‘’ Uydurma nasıl değişmezsin her şey değişirken sen sabitleniyor musun .. Sürekli değişim halindeyiz saçımız,yüzümüz,kilomuz ,düşüncelerimiz, hayatımızdaki insanlar…gittiğimiz yerler ..kıyafetlerimiz ooo bir çok şey sen nasıl aynı kalıyorsun bu kadar değişimde ? Kalıyorsan da nasıl olduğunu bize de bir söyleyin sevabına Nasıl güzel kaçışlardır bunlar … Birde şöyle kaçışlarımız var; şimdi sen böyle ta içlerinde bir yerlerinde ağır darp almışsın ,sonra onu ite ite en diplere doğru bastırıp üzerini iyice örtmüşsün oh unuttum bu hissi ne güzel lay lom diye yola çıkmışsın …ama gün gelip birileri o unuttuğun darp izini ortaya çıkaracak bir şey yapmıştır ya da sen direk fark etmeden otomatiğe başlamış gibi o darba gitmişsindir .. sonra Allah öfke,kırılmışlık,nefret böyle pat diye gelmiştir …karşındakine saydırmaya başlamışsındır … bir dur bir bak ..ne bu hiddet bu celal … işte o an kaçış başla

GÜL BAHÇESİ...

Resim
Bu günkü yazımı can arkadaşım , can yoldaşıma ithaf ediyorum. O kendisini bilir…. O bu gün bana dedi ki “ Sen bir gül bahçesi oluşturmaya niyet ettin. O bahçeyi oluştururken güllere de , hoş kokulara da aynı zamanda dikenlere ve kuş pisliğine de denk geleceksin. Kuş pisliğine denk geldiğinde ona takılıp kalırsan esas hedefini unutursun. Yolda karşılaştığın şeyler sana asla niyet ettiğin, oluşturmak istediğin şeyi unutturmamalı,sana geri adım attırmamalı .”Ben ne kadar da şanslıyım … İnsanın böyle bir tane bile dostu olması en büyük zenginliği… Evet, niyet ettiğiniz yolda karşınıza neler çıkıyor? Her zaman güllere ve hoş kokulara rastlanmıyor değil mi? Peki dikenler denk geldiği zaman ne yapıyorsunuz ? Eğer benim gibi şanslıysanız size rehberlik edecek , sizi o anda aşağıya çeken , enerjinizi çalan olaylar karşısında hemen esas hedefinizi hatırlatarak sizi yukarı çekecek birini arıyorsunuz… Ama eğer böyle biri yoksa ya da o an için böyle birine ulaşamadıysanız sakın enerjinizin aşağıya
Resim
Seneler geçsin, sen beni bil, ben seni bileyim istiyorum. Benim olduğu kadar dostlarının, dostlarının olduğu kadar benim ol istiyorum. Nice sıkıntı ve zorluk yaşayıp anlatalım. Yaşayalım ki, öğrenelim hayatı ve destek çıkmayı. Birbirimizin omuzlarında ağlamalıyız. Paylaşmalı ve beraber sıkılmalıyız. Öyle ki, yalnız sıkılmak sıkmalı bizi. Güzel günlerimizi, evimizde bir şişe şarap ve pijamalarımızla kutlamalıyız. Ya da bazen dostlarla ucuz biralar içerek... Böylece yaşamalıyız işte. Sonra çocuğumuz olmalı, Düşünsene senin ve benim olan bir canlı. Geceleri ağladıkça sırayla susturmalıyız. Sen arada mızıkçılık yapmalısın ve ben söylenerek almalıyım sıranı. Yorgun olduğum için yemek yapmamalıyım, söylenerek yumurta kırmalısın. Hava soğukken birbirimize sıkıca sarılıp yatmalıyız. Zaman su gibi akıp giderken, herşey yaşanmış bir hayatımız olmalı. Herşeye rağmen hiç bıkmamalıyız birbirimizden Mutluda olsa, kötüde olsa, yaşadığımız günler bizim günlerimiz olmalı. Saçlara düşünce aklar, yada gi

İLİŞKİ..

Resim
Küt küt atıyor kalbim....Bitmedi gitti şu harbim....Liseli kızlar gibi pırpır...Uykusuz gecelere talimmmmmmm Haydiii bakalım ne ayıp ne günah bilen aşk geldi... Hoş mu geldi boş mu gitti bilemiyoruz artık ... Her ilişki aynı değil tabi ki ,benim sözüm ilişki yaşadığını ,ve bunun aşk olduğunu sananlara ..kendilerini kandıranlara.. İlk zamanlar ayaklarınız yerden kesilir,her şey vız gelir ,dünya yansa umurunuzda olmaz...ooo hayatınızın kadınını -erkeğini bulmuşsunuzdur.. Sonra ters gitmeye başlayan bir şeyler olur ...siz bunu göre göre direnirsiniz . Yalanlar dolanlar dönüyor ,kalpler genişlemiş üç kişilik olmuş,sesler yükselmeye başlamış ,saygı almış başını gitmiş ..ve siz hala direnirsiniz... Karşınızdakini haklı çıkarmak için,bin tane mazeretiniz vardır..(aslında sadece kendinizden kaçışdır bu mazeretler) Çevrenize sırf onun yaptıklarını haklı göstermek için ..ama ben de şöyle yapmıştım ama ben de böyle yapmıştım .. ama beni seviyor ..ama ama ama ...yok öyle ama ama falan ,şimdi ke

Kelimelerinizi Yutmayın ..

Resim
Bu ara of pof puf hallerindeyim ... Neden mi ? Böyle bir el titreme durumları ,hırt dönemlerimin artması ..boğazımda tıkanmış bir şey hisleri ile doktora gittim ... yapılan tetkikler ile tiri tiri yandın bedava mı sandın halleri ile tiroid sorunu ve nur topu gibi bir nodülüm olduğunu öğrendim .. Aferim dedim kendime ..Aferim Sen yıllarca karşındaki kırılmasın diye, hayır demek istediğinde bile deme .. Aman o büyüğümdür,aman o patronumdur,aman arkadaşım yanlış anlar ,aman kavga çıkmasın aman da amanlardan sonra sus,yut ,içine at ..ve sonuç boğazda blokaj . Boğaz kendini ifade merkezi,ifade edemezsen ..böyle hediye olarak bir nodülün olur işte... E ne olacak şimdi ,doktorumun söylediğine göre alınması gerekiyormuş..İyi siz alın ,alın almasına da ..önemli olan artık bunu tekrarlatmamam Konuşun arkadaşlar ..içinizde ne var ne yoksa ..kime ne söylemek istiyorsanız söyleyin ,ama amaları sakın dert etmeyin ..Söyleyemez miyiz diyorsunuz ..peki o zaman elinize bir kalem ,defter alın kime n

Arınıyorum O zaman ..

Resim
Ya ne oluyor ,tek tek gelin Bu ara evren bas bas bağırıyor bana ,arınnnnnn arınnnnnnn E ben arınmıştım ya .. diyorum Yok diyor daha derinlere in daha derinlere ... İneyim bari ..yoksa her bir yerimden kuşatıldım .. Yazılan yazılar ,mesajlar,şarkılar oooo bir sürü yerden sesleniyor . Tamam tamam iniyorum .. Azıcık öfke ,az biraz kırılmışlık,üstüne bir de bir tutam acı kalmış .. Hımm ,şimdi ben bütün bunları kabul ediyorum ..görüyorum ... Sen de sabotajcı ...konuşup durma artık ordan dır dır.. ee tamam seni de duyuyorum ,farkındayım senin de :) Öfke duyduğum,kırıldığım,ve canımı acıtan canımın canları .. ''Bir şekilde hayatıma eşlik ettiğiniz ,güldürdüğünüz,ağlattığınız,deneyim kazandırdığınız,gösterdikleriniz için teşekkür ederim .. Ben almam gerekenleri aldım .. ve yoluma devam etmeyi seçtim .. karmanızın içinde kalmayı seçmiyorum ..bütün anlaşmalarımızı kendi adıma iptal ediyorum ..Sevgiler '' Az müsadenizle ben tamamen arınayım .. ..yağmur yağıyor .. her yağmur da , a

Mikemmel Bir Çalışma ...Deneyin ..

Resim
Ya haydi bir kımıldanın ,kalkın kalkın ...temizlik zamanı ... Şimdi ne yapıyoruz ..gereksiz ne var ise topluyoruz ..ister liste yapın ister düşünün .Sonra atın beni denizlere misali ,atın gitsin :)Ben yaptımm bilee Önce iş yerimden başladım ,aman Yarabbim o nee.. elime ne geçtiyse atmışım çekmeceme,dolaplarıma ,bütün yazışmaları saklamışım ,eski çer çöp ne varsa ... Tek tek baktım hepsine .. gereksiz ne var ise hepsini yırttım attım(yırtarken de bir nevi stres atıyorsunuz ) , güzelce yerleştirdim çekmecemi,dolaplarımı ..ohh bee ferahlık geldi Sonra en önemli haberleşme kaynağımız :) feyz buka baktım..gelen ,giden,geçen ,duran ,koşan ,yürüyen .. kim varsa toplanmış ..iyi hoş da öyle duruyorlar ,ne selam var ne sabah .. hal böyle iken sildim gitti..(İtiraf ediyorum azıcık daha silesim var ) Ondan sonracımm cep telefonu ,mailler,msn kısacası iletişim araçlarındaki fazlalıklar da gitti... Hımm bunlar tamam ...geldik eve .. kılık,kıyafet,bardak,çanak,çömlek ne varsa bir bir ayıkladım ayyy

sonsuzluk..

Resim
İçsel Huzurun Bazı İşaret ve Belirtileri: - Geçmişi temel alan korkulardan çok, anlık, kendiliğinden... düşünme ve davranma eğilimi. - Her andan keyif almanın açık ve aşikar yeteneği. - Diğer insanları yargılamaya karşı ilgi kaybı. - Diğerlerinin davranışlarını yorumlamaya karşı ilgi kaybı. - Fikir ayrılıklarına ilgisizlik. - Endişelenme yeteneğinin zayıflaması. (Bu ciddi bir belirtidir!) - Sıklıkla, yaşanan karşıkonulmaz minnettarlık olayları. - Doğa ve diğerleri ile bağlanmışlığın memnunluk hisleri. - Birşeylerin olmasını sağlamak yerine, birşeylerin olmasına izin verme eğilimindeki artış. - Önüne geçilemez bir biçimde sevgiyi çoğaltma dürtüsü kadar, diğerlerince çoğalmış sevgiye karşı hassasiyetin artması. ALINTI

Bahaneler ve görevler ...

Bu sözü ne zaman duysam ya da okusam ..gerçekten de YUH diyorum .. ''Erkeklerin geninde aldatmak var '' Nasıl yani ya .. Düşünce gücü ile bir çok şeyi değiştirebileceğimizin farkına vardığımız günümüzde hala nasıl böyle bir inanç sistemine sahip olunabilir .. Düşünsenize erkek aldatıyor ,sonra eşine ya da sevgilisine - Hayatım inan benim suçum değil ,hep bu genlerden ... Bak sen şu genin yaptığına, edepsiz gen :) Kendini aldatan kişiler de sevgi açlığı ,özgüven eksikliği ,değişik haz ihtiyacı duymaları ,kişilik bozukluğu olanlar da daha fazla görülmesi falan külliyen yalan olur mu hiç aaa ne ayıp Yazık sadece genlerinde var ne yapsınlar :) ***************************** Geçenlerde arkadaşımın biri dedi ki ... - Senin evlenmen gerekiyor ..senin yapında olan birinin şu anda en az altı yaşında çoçuğu olması gerekirdi..( altı yaşından küçük olsa :) ) -Nİye ? -Düzenli bir hayatın var ,işin ,ağır kızsın,artık vaktin geçiyor..olmaz böyle Allah allah asli görev mi bu evlil

ELMASINA CAN FEDA ,ŞEKERİNE BEŞ PARA

Resim
Elimde kocaman bir elma şekeri, kan kırmızı. Dışı şekerden ya içi de öyle olsa diye mırıldandım kendime. Ulu caminin yanındaki küçük pencereli büfenin önünde nice şekerler vardı benim olmayan. Bir ân dalmışım var gücümle dişledim şekerimi. Sonra bir burukluk, bir hayal kırıklığı… O da ne? Yoksa bu şekerin içi de dışı gibi tatlı değil miymiş, sadece bu kadarcık mıymış? Hemen mi bitecekmiş tatlı kısmı? Bir elmaya baktım, bir tatlısına, bir de diş izlerime. “Kandırıldım!” diye bağırdım; geçtim büfecinin karşısına. “Bana yalancı şeker satmışsın!” dedim. “Önce heveslendirip sonra hayâllerimi yıktın.” Bir yandan ağlamayla karışık bağırıyordum, bir yandan ha şimdi kızdı, ha şimdi kızacak diye buruşuk simâsına bakıyordum şekerci ihtiyarın. Neden kızmadı anlayamadım. Galiba ben haklıydım. Öyleyse biraz daha bağırmalıydım. Bağırdım da. Kısa pantolonumun cebindeki bozuklukları yerlere saçtım. Adamakıllı bir yaygara çıkardım; “Ya paramı isterim ya da her tarafı şeker olan elmamı.” Ne yapsam kızmıy

NE OLA Kİ BU KOÇLUK

Resim
Son yıllarda pek çok duyduğumuz bir meslek ..Yaşam Koçluğu ... Benim aklım yok mu ki gidip de başkasına danışacağım...oldu üstüne bir de para vereceğim aman ne ala ne ala ,ya git işine koçla falan ne işim olur .. Ne yapıyormuş ki her şeye gül,sinirlenme ,kızma ..sevgi pıtırcıkları olarak ortalıklarda dolaş ..hadi canım boş işler bunlar boş Çevremizde koçluk tanımını bilmeyen kişiler tarafından o kadar çok duymuşuzdur ki bu sözleri .. Oldu canlarım ..gerçekten boş mu bu işler bak bak ,yazık bana ve benim gibilere o zaman böyle boş işler peşinde koşuşturup duruyoruz demek :) Dolu iş nasıl oluyor hele bi anlatsanız biz de öğrensek .. Şimdi şu boş iş nedir,ne değildir bir bakalım ... Hepimizin hayatları farklıdır ama bir çok noktada da aynıdır aslında .. Enerjinizin tükendiği,her şeyden sıkıldığınız ,hayatın ne kadar monoton olduğunu düşündüğünüz,düşlerinizin bittiği,umutlarınızın tükendiği zamanlarda , çevremizde kendimize yakın hissettiğimiz kim varsa onunla konuşur ,dertleşiriz..çünk

Sadece Kendine İnan ..

Resim
Bu güne kadar çevremdeki kişilerin sözleri benim için çok büyük önem taşırdı ,daha çok kendi hayatım yerine belki de onların istediği hayatı yaşamayı seçmiştim ,bunu bugün daha iyi görüyor ve anlıyorum .. Ve onların sözlerine o kadar önem vermişim ki bugün hiç sevmediğim bölümden mezun olarak ,bana hitap etmeyen bir işi yapıyorum. Edebiyat bölümünde daha başarılı olduğum ve sevdiğim halde sırf çevrem de edebiyatta tembel öğrenciler okur çalışkanlar matematik, fende okur diye matematik bölümünü bitirdim ,ve iktisatta okudum halbuki ben rehberlik ve psikolojik danışmanlığı bölümünde okumayı çok istiyordum .. yıllarca da bu içimde kalmıştı ta ki katıldığım bir seminerde yaşam koçluğu mesleğini öğrenene kadar … bir fırsat gelmişti önüme ..şimdi bunu iyi değerlendirmeliydim Yaşam koçu olmak en büyük amacım ve hedefim ..peki ben kendi yolculuğuma çıkmadan nasıl başkalarının yolculuklarında yol arkadaşı olabilirdim ..işte bu yüzden içsel yolculuğuma çıkmaya karar verdim Bu yolculuk bana ço

SEN NE İSTİYORSUN ..

Resim
Çiğdemciğimin ''Hayatınızın gözlemcisi olun ''yazısını okurken bir şeyi farkettim .Diyordu ki Çiğdem '' Karşı tarafın manzarasının daha güzel olduğunu mu düşünüyorsunuz '' Bu bana bir şey hatırlattı ,önceden tanıdığım ya da tanımadığım insanlara bakarak yorum yapardım ,bazen keşke der özenir bazen yazık der üzülürdüm . Şimdi ise ,aslında hiç birimizin hayatlarının karşıdan göründüğü gibi olmadığını biliyorum , özendiğimiz hayatlar belki ekran koruyucusu kullanıyor ya da yazık dediklerimiz hepimizden çok daha huzurlu .. Ayrıca neden kendimizle değil de hep başkaları ile ilgileniyoruz ki ..Herkesin kendi hayatı kendi deneyimi ..Enerjimizi onlara harcadığımız kadar kendimize harcasak ..her keşke dediğimizde enerjimizi düşürerek ,kendimize değersizlik duygusunu yüklediğimizi nasıl da fark etmiyoruz .. Ya da yazık dediğimizde gizliden gizliye egomuzu beslediğimizi.. Belki onlar da bizim yerimizde olmak istiyordur .. Kimse kimsenin yerinde de olmasın ayrı

Kutlama

Yaş otuzbeş yolun yarısı demiş ya Cahit Sıtkı Tarancı ... ''E hadi öyleyse ,yolun yarısındasın, şükür ki sonunda değilsin'' dedim kendime :) Doğumumu kutlarken geride bıraktığım yıllara baktım önce uzun uzun ..her bir yılına ,her bi ayına ve gününe.. Keşke yerine ,iyi ki yaşamışım dedim .. Oyundaki rollerimde bazen öğretmişim bazen öğrenmişim ..Bütün oyuncu arkadaşlarıma teşekkür ettim ,her birine ayrı ayrı.... Otuzaltı yaşımda yeniden doğduğumu farkettim .. Kocaman sevgi dolu bir yüreğimin olduğu farkındalığı ile gözlerimi açtım ... Başka bir senaryoda olmayı seçtim ,bu rolümü çok sevdimmm Beni sevenleri,sevmeyenleri ,yanımda olanları ,olmayanları ,ağlatanları ,güldürenleri hepsini çok seviyorum .. artık Kendimi çokkkkkk seviyorum ,olduğum gibi olmayı ... Senaryodaki oyunculara nasıl kızardım önceden,hoşuma gitmeyen şeyleri yaptıklarında , şimdi hafifce gülümsüyorum , farkındayım diyerek ,yoluma devam ediyorum ... Hayvanlara dokunamayan ben ,şimdi hangi hayvanı alıp ev

YAZMAYI SEÇİYORUM ..

Resim
''Çocukluğunuzdan beri iyi yaptığınız şey nedir? '' Koçluk çalışmamızda bize sorulan soruydu bu ..çok düşünmüştüm ben neyi iyi yapabiliyordum ... Dans etmekdi ilk aklıma gelen ,fakat dün toplu halde bu soruya cevap bulmaya çalışırken ,sevgili koçumuzun verdiği örnek ile birden fark ettim ki ..aslında ben yazıyordum ,yazı ile kendimi çok iyi ifade edebildiğimi biliyordum ama o ana kadar aklıma gelmemişti ..işte farkındalık dedim budur .. Evet çoçukluğumdan beri yazmayı çok seviyordum öyle ki konuşmaktan daha çok yazmayı tercih etmişimdir çoğu zaman ..aileme,arkadaşlarıma,hatta patronlarıma.. Bu bloğu açarken çok düşünmüştüm .Sevgili Burcu '' yapabilirsin çok da güzel olur ''demiş ve beni blog açma konusunda cesaretlendirmiş ,hatta blogu açıp ,''hadi bakalım başlıyorsun '' demişti. İlk zamanlar zevkle yazıyordum ,sonra birden - o kadar güzel yazılar varki benim yazdıklarım ne ki deyip ,daha çekimser kalmış ve durmuştum .. İşte bu düşünce f
Resim
BEN BENİMBUGÜN BENİM DÜNYAYA GELDİĞİM GÜN HER GEÇEN AN AŞK İLE DENEYİMLERİMİ SEVGİ VE SAYGI İLE KUCAKLIYORUM HER BUGÜNÜ ANIŞIMDA İÇİM COŞKU İLE DOLU OLUYOR BÜYÜYORUM, HATIRLIYORUM BİLİYORUM OLUYOR BU GÜN İÇİN ANNEME – BABAMA SEVGİ, SAYGI DOLU ŞÜKRANLARIMI SUNUYORUM Sevgili N.Çetinok Aruna tşk

YENİDEN MERHABA HAYAT :)

Resim
Mart ayını oldum olası severim ..bu ayda doğduğumdan mı ..yoksa baharın ilk ayı olduğundan mı .. Bu yıl Mart ayını bir başka seviyorum .... önce içimdeki tüm öfkeleri ,kırılmışlıkları bir bir toplayıp ,yağmurun altına bırakmayı seçtim ..ve içimdeki güneşin çıkmasına izin verdim .. Sonra farkındalığı seçtim ,beni sevenleri farkettim,sevdiklerimi ...ve onları ne kadar özlediğimi .. Hayatın güzelliklerini ,an da kalmanın mutluluğunu ... ne geçmiş ne gelecek şimdi şu an ...işte en büyük mutluluk buymuş.. Bir yorgunluk hali olurdu eskiden şimdi enerjimi farkettim ,gülmeyi ne kadar çok özlediğimi .. Evet evet sevgiyi ve mutluluğu seçiyorum ve evren beni duyuyor .. Yarın içsel yolculuk eğitimim başlıyor ve ben çok mutluyum İçim kıpır kıpır bir çoçuk gibi ,her şeyden mutlu olabiliyorum şimdi .. Teşekkürler ...EVRENE .TÜM SEVDİKLERİME İYİ Kİ VARSINIZ ...SİZİ SEVİYORUM KENDİMİ SEVİYORUM EY DÜNYAAA !!!!! Kabuklarımı kırdım.Duvarlarımı yıktım.Ardına saklandığım her şeyi bir kenara bıraktım.Artık

KELEBEK MİSALİ

Resim
Bir gün kırlarda gezintiye çıkan bir adam, kenara oturdugu otlardan birinin dalında , küçük bir kozanın varlıgını fark etti. Koza ha açıldı ha açılacak gibiydi. Adam , bunun bir kelebek kozası oldugunu tahmin ediyordu. Böyle bir fırsat bir daha ele geçmez diye düşündü; ve bir kelebeğin dünya yüzü gördügü ilk dakikalara şahit olmak istedi.Dakikalar dakikaları kovaladı , saatler geçmeye basladı , ama henüz kelebeğin küçük bedeni o delikten çıkmadı. Sanki , kelebeğin dısarı çıkmak için çaba harcamaktan vazgeçmis olabilecegini düsündü Sanki kelebek elinden gelen her seyi yapmis da , artik yapabilecegi bir sey kalmamıs gibi geldi ona. Bu yüzden , kelebeğe yardımcı olmaya karar verdi: cebindeki küçük çakıyı çıkarıp kozadaki deliği bir cerrah titizliğiyle büyütmeye basladı. Böylece , bir-iki dakika içinde kelebek kolayca dışarı çıkıverdi . Fakat bedeni kuru ve küçücük , kanatları buruş buruştu. Adam kelebeği izlemeye devam etti; çünkü kanatlarının her an açılıp genişleyeceğini ve narin bedeni

BUDUR :)

Resim
Bir kadın anlatıyor: Kocam bir mühendisti. Onunla sâkin tabiatını sevdiğim için evlenmiştim. Bu sâkin adamın göğsüne başımı koymak içimi nasıl da ısıtırdı… Gel gör ki iki yıl nişanlılık ve beş yıl evlilikten sonra bu sâkinlik beni yormaya başlamıştı. Eşimin -bir zamanlar çok sevdiğim- bu özelliği artık beni huzursuz ediyordu. İş ilişkiye gelince oldukça içli, hattâ aşırı hassas bir kadınım. Romantik anlara, küçük bir çocuğun şekere düşkünlüğü gibi can atıyorum. Oysa kocamın sakinliği, başka bir deyişle vurdum duymazlığı, evliliğimize romantizm katmaması beni aşktan almış, uzaklaştırmıştı. Sonunda kararımı ona da açıkladım: Boşanmak istiyordum. Şaşkınlıktan gözleri açılarak 'niye?' diye sordu. 'Gerçekten belli bir sebebi yok' dedim, 'sadece yoruldum.' Bütün gece ağzını bıçak açmadı. Düşünüyordu. Bu hâli ise hayal kırıklığımı daha da artırmaktan başka bir işe yaramıyordu: işte, sıkıntısını dışarı vurmaktan bile aciz bir adamla evliydim. Ondan ne bekleyebilirdim ki

AŞK...

Aşkı konuşmak için dudaklarımı kutsanmış ateşle temizledim,ama hiçbir sözcük bulamadım. Aşktan haberdar olduğumda sözler cılız bir hıçkırığa dönüştü,yüreğimdeki şarkı derin bir sessizliğe gömüldü. Ey bana gizlerinin ve mucizelerinin varlığına inandığım Aşk 'ı soran sizler, Aşk peçesiyle beni kuşattığından beri ben size aşkın gidişini ve değerini sormaya geliyorum. Sorularımı kim yanıtlayabilir? Sorularım kendi içimdeki için;kendi kendime cevaplamak istiyorum. İçinizden kim içimdeki benliği bana ve ruhumu ruhuma açıklayabilir ? Aşk adına söyleyin,yüreğimde yanan, gücümü tüketen ve isteklerimi yok eden bu ateş nedir ? Ruhumu kavrayan bu yumuşak ve kaba gizli eller nedir; yüreğimi kaplayan bu acı sevinç ve tatlı keder şarabı nedir ? Baktığım bu görünmeyen,merak ettiğim açıklanamayan,hissettiğim hissedilemeyen şey nedir ? Hıçkırıklarımda kahkahanın yankısından daha güzel,sevinçten daha mutluluk verici bir keder var. Neden kendimi beni öldüren ve sonra şafak sökene kadar tekrar dirilten

YOLUN YARISI ..

Resim
Yas otuz bes! Yolun yarisi eder. Dante gibi ortasindayiz ömrün. Delikanli çagimizdaki cevher, Yalvarmak, yakarmak nafile bugün, Gözünün yasina bakmadan gider. Sakaklarima kar mi yagdi ne? Benim mi Allahim bu çizgili yüz? Ya gözler altindaki mor halkalar? Neden böyle düsman görünüyorsunuz; Yillar yili dost bildigim aynalar? Zamanla nasil degisiyor insan! Hangi resmime baksam ben degilim: Nerde o günler, o sevk, o heyecan? Bu güler yüzlü adam ben degilim Yalandir kaygisiz oldugum yalan. Hayal meyal speylerden ilk askimiz; Hatirasi bile yabanci gelir. Hayata beraber basladigimiz Dostlarla da yollar ayrildi bir bir; Gittikçe artiyor yalnizligimiz Gökyüzünün baska rengi de varmis! Geç farketttim tasin sert oldugunu. Su insani bogar, ates yakarmis! Her dogan günün bir dert oldugunu, Insan bu yasa gelince anlarmis. Ayva sari nar kirmizii sonbahar! Her yil biraz daha benimsedigim. Ne dönüp duruyor havada kuslar? Nerden çikti bu cenaze? Ölen kim? Bu kaçinci bahçe gördüm taruma. N'eylesin öl